Başlık Giriniz

Uçucu Yağ Nedir?


Uçucu (esansiyel) yağlar, basitçe bitkinin özü olarak tanımlanabilir. Bitkilerin en karakteristik özelliklerinden olan ve bitkinin birçok hayati fonksiyonuyla doğrudan bağlantılı olan bu yağlar, genel olarak ayırt edici kokularıyla, renksiz bir yapıya sahip olmalarıyla ve özel saklama şartı gerektirmeleriyle tanınan değerli bileşiklerdir. Bitkide bulunma oranları toplam kütlenin çok düşük bir miktarını ihtiva ettiği için önemli bitkisel ürünlerden biri olarak kabul edilir. Uçucu yağlar bitkilerin hemen hemen her parçasından elde edilebilir. Kök, gövde, kabuk, yaprak, çiçek ya da tohumu tek başına ya da birlikte kullanılabilir. Uçucu yağların üretim metodu genellikle distilasyon Olmakla beraber distilasyon kendi içerisinde farklı teknikler de içermektedir. Ayrıca süperkritik karbondioksit, mikrodalga destekli gibi teknikler de kullanılmaktadır. Narencite kabuğunda olduğu gibi soğuk sıkım yöntemiyle de uçucu yağ elde edilebilmektedir. Su, buhar ya da su ve buhar distilasyonu yöntemleri en çok kullanılan, konvensiyonel verimli ve doğal yöntemlerdir[1]. Üretim yöntemleri hakkında ileri okuma için sitemizdeki ilgili makaleyi inceleyebilirsiniz.


Uçucu Yağlar Nasıl Kullanılır?


Uçucu yağlar genel olarak üç farklı yolla kullanılır. Bunlar burun yoluyla, cilt ve mukoza yoluyla ve ağız yoluyla alınmasıdır. Kullanım amacınıza göre uygun bir yağı uygun bir metodla vücudunuza almak, etkilerini gözlemleyebilmek için olmazsa olmazdır. Aynı yağın farklı şekillerde kullanımı farklı sonuçlar doğurabilir ve kendine özel düzenlemeler gerektirir. Bu nedenle kullanmadan önce uzman tavsiyesi kullanım amacına ulaşmak ve doğru etkiyi sağlaması için çok önemlidir.


Burun Yoluyla(İnhalasyon): Uçucu yağların aromaterapide kullanıldığı en yaygın metodlardan birisidir. Bir difüzor ya da yağ lambasında uygun miktarda kullanılan uçucu yağ, koku yoluyla vücuda alınır ve limbik sistemde işlenir. Bir dizi kimyasal reaksiyon ve elektriksel iletimden sonra kullanılan yağa göre belirli vücut fonksiyonları ya da belirli vücut sistemleri uyarılır ve yağ etkisini gösterir. Koklama ve koku yoluyla etkinin mekanizması ve nedenleri tam olarak anlaşılamamış olmasına rağmen, özellikle tıbbi aromatik bitkileri kullanmanın sonuçları birçok kez araştırılmış ve olumlu etkileri gözlemlenmiştir. Bu yolla etkili bir kullanım için birkaç damlası sıcak suyla karıştırılarak ortama dağılan su buharı, taşıyıcı olarak görev yapar.


Cilt ve Mukoza Yoluyla(Dermal/Topikal): Yapıları gereği (lipofilik,yağda çözünen) deriye nüfuz etmeleri hızlıdır. Bu özelliklerinden dolayı masaj ve banyoda kullanımları etkili sonuçlar verir. Topikal kullanımlarda en büyük risk alerjidir. Bu yüzden tam anlamıyla kullanmadan yağ cildin küçük bir bölümünde(örneğin bilek için) denenmeli, gözlemlenmelidir. Yüksek doza maruz kalmamak ve alerjik riskleri en aza indirmek için uçucu yağı taşıyıcı yağ ile seyreltmek önerilen bir uygulama şeklidir. Karışım yağlar ve seyreltme işlemleri ile ilgili yazımıza buradan ulaşabilirsiniz.


Ağız Yoluyla: Alınan aktif maddelerin bir kısmı mide ve bağırsak bölgesinde emilir , bir kısmı karaciğerde metabolize edilir, bir kısmı da kana karışarak vücuda dağılır. Doz ayarlamasının en önemli olduğu kullanım şekli budur. Karaciğerin kapasitesinin aşılmaması hem gereksiz birikimi engeller hem de karaciğerin sağlıklı şekilde çalışmaya devam etmesi için önemlidir. Hem kullanımı kolaylaştırmak hem de uygun doz ayarlaması için, doktorunuz tarafından oral yolla kullanımı onaylanan uçucu yağ bir taşıyıcı yağ ile kullanılmalı ya da içeceklerin içine eklenip iyice karıştırıldıktan sonra tüketilmelidir[5].


Uçucu yağlar nasıl kullanılır?

Meraklısına: Uçucu Yağ Etki Mekanizması


Uçucu yağlar, bitkide yaşam koşullarına bağlı olarak üretilen doğal ürünlerdir. Bitkideki görevlerinden bazıları; canlıları çekme, anti mikrobiyal özellikler, bazı biyotik ve abiyotik stres durumlarına karşı dayanıklılık arttırma ya da bitkinin değişik kısımları arasındaki uyarım ve iletimden sorumlu olma gibi işlevlerdir. İnsanlarda da çok benzer yollarla çalışır ve benzer sonuçlar verir. İnsan vücuduna alınma yolu ve bölgesine göre farklı etkiler gözlemlenebilir. Örneğin antioksidan etki göstermesi için dahili kullanılan bir yağ, serbest oksijen radikallerine indirgeyerek onları zararsız moleküllere çevirebilirken kendi kimyasal yapısını da bozar ve çoğunlukla aşırı kararsız duruma geçerek parçalanır. Öte yandan aromaterapide kullanılan uçucu yağlar ise endokrin (hormon) sistemini tetikleyerek bazı hormonların salınımı arttırabilir. Anti mikrobiyal yağların çalışma mekanizmasıyla sentetik ilaçlara çok benzer ve genellikle iki yolla çalışır. Patojen hücrenin vücut hücresine girişimini engeller ki anti viral yağların ana etki mekanizması budur. Anti bakteriyel ya da anti fungal yağların mekanizması ise daha çok belirli bir metabolik faaliyeti inhibe etmek ya da belirli bir hücre yapısını parçalamak suretiyle etki gösterir[2,3,4].


Meraklısına: Uçucu Yağların Kimyasal Yapısı


Uçucu yağlar, kimyasal olarak “narin” bir yapıdadır denebilir. Bu yapılarının nedeni oda sıcaklığında bulunduğu sıvıyı terk edip buharlaşma özelliği olması dışında, görece kararsız moleküller olmasından kaynaklıdır ki bu özellikleri birçok molekülün insan vücudundaki olumlu etkilerinin de en önemli sebeplerinden biridir. Uçucu yağlar kimyasal özellikleri gereği, özellikle uzun sürecek bir depolamaya ihtiyaç varsa, kesinlikle serin, kapağı sıkıca kapalı ve aşırı ışıktan uzak şekilde koyu renkli cam şişeler ya da alüminyum şişelerde saklanmalıdır. Uçucu bileşikler, sekonder metabolit denen büyük bir organik bileşikler sınıfındadır. Sekonder metabolitlerin en önemli özelliği bitkinin büyüme ya da gelişme sırasında bir işlevi olmayan C iskelete sahip birçok farklı yapıda organik molekül (amino asit, şeker ve nükleotid harici) bulunur. Genel olarak terpenik ve terpenik olmayan iki temel grubun altında toplanmıştır. Hidrokarbonlar ve çoğunlukla bunların oksijenli türevlerinden ibarettir, azot ve kükürt içeren uçucu yağ bileşikleri de vardır[4].


Uçucu Yağlarda Kalite


Uçucu yağların kalitesini anlamak için gelişmiş kimyasal enstrümantal analiz(GC, GC/MS, refraktif indeks dedektörü gibi) metodları mevcuttur ve kesin kalite tayini için bunlar gereklidir. Bunun dışında görece isabetli ve çok daha basit testler yapmak mümkündür. Çoğu uçucu yağ karakteristik bir kokuya sahiptir ve kaliteli bir yağın kokusu da yoğundur. Uçucu yağların büyük kısmı kumaşa ya da bir peçeteye damlatıldıktan sonra buharlaşır ve ardında sadece bir renk kalıntısı bırakabilir. Uçucu yağlar suda çözünmez ve büyük bir bölümü suyun üstünde yüzer. Bu şartları sağlayıp sağlamadığını ev ortamında kolaylıkla test edilebilir. Bunlar dışında organik kaliteye dikkat edilmeli, yarı sentez ya da kimyasal muadil içeren ürünlerden kaçınılmalıdır. Yağı kullanmadan da kutusu ya da şişesi üzerinden çıkarım yapmak mümkündür. Etken madde oranı, yağın elde edildiği bitkinin latince isminin yazılmış olması, yağın varsa kemotipinin belirtilmiş olması, üretici firma ve sertifikasyonları hakkında yapılacak küçük bir araştırma da yeterli bilgiyi sağlayacaktır.


Uçucu Yağların Fiziksel Özellikleri


Uçucu yağların en önemli ortak özellikleri sudan hafif olmalarıdır. Bu özelliklerinden üretim safhasında bolca yararlanılır. Laboratuvar analizlerinde kullanılan bir diğer önemli özellikleri ise karakteristik optik rotasyonları ve kırılma indisleridir ve kalite tayinininde bu referans değerlerinden sıkça yararlanılır. Çoğunluğu oda sıcaklığında sıvıdır, geneli renksizdir, karakteristik bir kokuya, acı ve baharlı bir lezzete sahiptirler. Koku ve lezzetleri, yağa aşina burun ve diller için kaliteyi ayırt edici bir parametre olarak değerlendirilebilir. Elbette uçucu yağların en önemli ortak fiziksel özelliği ise oda sıcaklığında uçmalarıdır[6]. Uçucu yağların saklama koşulları ve depolama önerileriyle alakalı makalemize buradan ulaşabilirsiniz.


Uçucu yağları kullanmak güvenli mi?

Geçmişten Günümüze Uçucu Yağlar


İnsanlık tarihinin başlangıcından beri koku yoluyla uyarım insanların tehditi algılama ya da beslenme faaliyetlerinde çok önemli bir yer tutmuştur. Neredeyse yerleşik hayata geçen her medeniyet bitkilerin kokularının önlerine sunduğu ipuçlarını takip etmiş ve bitkisel ekstrat ya da uçucu yağ eldesi ve bunların çeşitli kullanım alanlarını belirlemiştir. Yağlarla alakalı bilinen en eski uygulamalar antik Mısır’a kadar dayanır. Mumyalama faaliyetleri için kullanılmaya başlanan uçucu yağlar zamanla zihinsel rahatlama ve terapötik kullanımları da yaygınlaşmıştır. Aynı zaman çizelgesinde antik Yunanistan topraklarında da bitkisel yağlarla ilgili çalışmalar yapılmış, zihinsel rahatlama ve tıp alanında çokça kullanılmıştır. Sistematik olarak yağların faydalarını keşfeden ve çeşitli masaj, banyo ve dahili kullanımları belirlemiş ilk insan, tıbbın da babası olarak bilinen Hipokrat’tır. Hipokrat’ın mirasını devralan Doğu ve Batı Roma da üretim ve kullanım tekniklerini geliştirmiş, Arabistan ve Asya’dan hammadde dahi ithal etmiştir. Aynı zaman çizelgesinde Persler ve Çinliler de yağları kullanmış ve çeşitli tedavi reçeteleri oluşturmuşlardır ki bu reçeteler bilimsel araştırmalarla desteklenerek günümüze kadar ulaşmıştır. Bu zamana kadar uçucu bileşikleri kullanan uygarlıkların neredeyse tamamı uçucu bileşikleri tam anlamıyla ayıramamış ve hidrolat olarak kullanmışlardır. Tarihte ilk bitkisel uçucu yağ ekstraksiyonunu Farslar yapmış ve tam anlamıyla uçucu yağ üretmiştir. Üretim mekanizmasını oluşturan ve optimize eden, bitkisel karışımlarla ilaçlar hazırlayan ve ilk kez buhar distilasyonu yapan insan ise dünyaca ünlü bilim adamı İbn-i Sina’dır. Sanayi devrimiyle beraber gelişen üretim ve analiz teknikleriyle uçucu yağların özellikleri ve üretimi sınıf atlamış ve günümüzdeki popülaritesine kavuşmuştur.


Meraklısına: Kemotip Nedir?


Her uçucu yağı fitokimyasal bir kokteyl olarak değerlendirmek mümkündür. Bu kokteyldeki miktar olarak baskın olan bileşik yağın kemotipi olarak değerlendirilir. Daha bilimsel bir deyişle, morfolojik özelliği aynı ya da çok benzer olan fakat değişik bileşikleri farklı oranlarda üreten aynı bitkinin alt türlerini ifade etmek adına kullanılır. Her uçucu yağın kemotip olarak çeşitlilik göstermek zorunluluğu yoktur, fakat minör etken maddeler düzeyinde bir ayrım yapılacaksa fitokimyasal kompozisyonu hemen hemen her bitki için farklılık gösterir. Bu farklılık yetiştirme metodu, iklim şartları, toprağın element kompozisyonu, çevresindeki bitki florası, kullanılan pestisit miktarı ve cinsine göre çeşitlilik gösterebilir. Kemotipi farklı yağların vücudu etkileme şekilleri de farklılık göstereceğinden, kullanım amacına uygun kemotipli bir uçucu yağ almak istenen ve istenmeyen etki arasındaki farkı belirleyecektir[8].


Etken Madde Nedir?


Etken madde, yağın, ekstrenin ya da ilacın vücuttaki etki gösterme mekanizmasının başlangıç molekülü olarak tanımlanabilir. Etken madde içeren her üründe olduğu gibi yağlarda da etken madde miktarının toplam kütle ya da hacime oranı çok önemlidir. Doz ayarlaması, ürünün kalitesi, saklama koşulları ve istenen sonuçlara ulaşma oranı doğrudan etken madde cinsine ve miktarına bağlıdır. Aynı zamanda etken madde ürünün fiyatıyla doğru orantılı olduğundan.


KAYNAK

1-Baydar Hasan, Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Bilimi ve Teknolojisi Gözden Geçirilmiş 8. Baskı,10-137-139

2-Tanrıkulu Nazım, Tıbbi Bitkileri Doğru Kullanma Rehberi, 3. Baskı, 214-217

3-Yazıcıoğlu Aslı, Bingöl Hatice Betül, Antimikrobiyal Olarak Kullanılan Bazı Uçucu Yağların Antiviral Özellikleri ve Aromaterapi Uygulamaları, J Tradit Complem Med. 2021;4(1):98-108.

4-Başer Hüsnü Can, Handbook of ESSENTIAL OILS Science, Technology, and Applications, Second Edition, 2016 by Taylor & Francis Group, LLC

5- Werner Monika, Aromaterapi Zihin Haritaları, Birinci Baskı, 17-18, Nu-Ka Defne Essencia Yayınları.

6- Dhifi W, Bellili S, Jazi S, Bahloul N, Mnif W. Essential Oils’ Chemical Characterization and Investigation of Some Biological Activities: A Critical Review. Medicines (Basel). 2016 Sep 22;3(4):25.

7-TANKER, M, Tanker, N., 1990. Farmakognozi. Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Yayınları No : 65

8- Clarke Sue, Essential Chemistry for Aromatherapy (Second Edition), Churchill Livingstone, 2008, Pages 123-229,ISBN 9780443104039.